Güya bugün evde oturdum! Bir sürü telefon geldi, hepsi ayrı bir krizden söz eden. Yemek yapmak gerekiyordu, her zamanki gibi. Ayrıca ev toplama, Digitürk servisi ile ilgilenmek, epeydir bekleyen maillere cevap yazmak gibi başka angaryalar da vardı. Gece yarısı hepsi bitti. Ama artık uyuma zamanı!
Bir kadının kendine ayırması gereken "oda" nın yanı sıra "zaman" da olmalı. Ama bugün, şunu açık ve net anladım ki, insanın zamanı nasıl geçirdiği kesinlikle tercihleriyle veya karakteriyle belirlediği bir şey değil. Zamanın nasıl geçeceğini tamamen zorunluluklar belirliyor. Ve kadınlar için, o zorunluluklar hiç bitmiyor! Erkekler örneğin, para kazanmayı bir zorunluluk olarak görüyorlar. Bunu da gün içinde - çalışıp para kazandıkları bir işleri varsa- yapıp bitiriyorlar. Bu kadar. Geri kalan bütün işler, yani aslında hayatın akması için gereken bütün işler kadınlar tarafından yapılıyor. Bakım, hizmet, ilişkiler, çocuklar, temizlik, sökük dikmek... offf!
Halbuki mesela, müzik dinlemek isteyebilir bir kadın. Ya da kitap okumak veya sessizce oturup tespihini çekmek, televizyonda bir dizi izlemek. Hah! Kocası varsa, yatarken ses istemez, gözüne ışık girdiği için lambaya izin vermez, televizyonda da onun istediği şey izlenir. Koca yoksa ve çocuklar uyumuşsa, o zaman kadın belki istediğini yapabilir. Tabii sabah erken kalkıp işe gitmeyecekse. Kadınlık zor zanaat hakikaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder