Ataşehir Belediyesi Kent Konseyi güzel bir proje yapmıştı, İnsan Hakları Haftası etkinliği olarak. Ben de katkı verdim ve dün bu etkinliğe katkı veren herkes için hoş bir plaket töreni vardı. Toplam belki 20 kişiydik. Benim plaketimde Pisikog yazıyordu, bir başkasının da soyadı yanlıştı. Daha önce de bir kez üzerinde Psikolak yazan bir plaketim olmuştu. Kaç tane Çiydem Aydın yazılı plaketim var, bilmiyorum. Şimdi soru şu, okuma yazma ve açık bir dikkat sorunu olan kişiler neden plaket yazıcısı olur? 2004 Yerel Seçimlerinden şöyle bir bez afiş de hatırlıyorum:" Güçbirlik adayı...". Güçbirliği yazması gerekiyordu!
Tabii ki "satlık, kanoferli" evlerin bu ilanları yazan sahipleri veya emlakçıları, asla karbüratör veya karoser yazamayan kamyon arkası yazıcıları da var. İşin acıklı tarafı, bu insanların hatalarını sürdürerek para kazanmayı da sürdürmeleri. Bizim plaketçi mesleğimi ya da adımı yanlış yazdı diye dükkanı kapatmak zorunda kalmıyor ki. Yanlış yapa yapa evini geçindirmeye devam ediyor. Fakat ben epeydir bu gibi minik (!) hatalara gülmüyor, artık öfkeleniyorum.
İlişki toplumu olmanın sayısız kötü sonucundan biri de bu. İşini kötü ya da vasat yapmanın bile önemli olmaması. Bizim köylü, filanın bacanağı, falanın kayınçosu olmak yeterli. İşini yapamamışsın ne gam! Böylece, ne hatalardan ders alınıyor, ne de "ileri" gidiliyor. Olduğumuz yerde bir ileri bir geri debeleniyoruz.